7 Mayıs 2015 Perşembe

Annem'e Mektup...


Küçüklüğümden beri büyüyünce anne olmayı istemem gibi, anne olunca sana benzemeyi istemem de seninle alakalıydı. Senin sayende çocukluğumda ilk üzüldüğümde hemen gelip yattığım göğsün, huzur dolduğum tek adresim olmuştu. Seninle ders çalıştım, seninle evcilik oynadım, seninle sokak kedilerine mama hazırladım, seninle komik oyunlar bulup oynadım. Bana hayat vermenin dışında, oyun arkadaşım, sırdaşım, huzurlu limanımdın. Büyüdüm ve büyüdükçe esasında ne kadar zor bir çocuk olduğumu daha net görmeye başladım. Yaramaz, eline çabuk, muzur, yemek yemeyen, hep hasta olan, nazenin bir kız çocuğuydum. Ama sen hep sevgiyle, ilgiyle, oyunla, aşkla büyüttün beni. Zor günler geçirdiğini, hep ayaklarının bizim için yere sağlam bastığını, hiç yanımızda ağlayıp sızlanmadığını, o günlerde hiç farkına varamamışım. Çocukken tek önemsediğimiz ilgi, sevgi, öpülmek, eğlenmek değil mi? Zaten sana bunu koşulsuz veren kişiye de “Anne” denmiyor mu? Sen ise bunların hepsinden çoğunu bize hep sınırsız verdin. Ve en önemlisi bize annelik yaparken hayattaki duruşumuzu belirledin.  O nazenin kızın senin gibi ayakları yere basan, dik duran, bir rüzgarda devrilmeyen bir kız oldu. Bunu bize hayata karşı duruşunla sen öğrettin. 

Büyüdük, mezun olduk, evlendik.. Önce ablam aşık olup evlenip gitti dibimizden. Onu çok özledik ama “Biz birbirimize kalanız” diyip sarıldık anne kız birbirimize. Sonra ben “Havada aşk kokusu var” şarkısını söylemeye başlar oldum. Evlenmeye karar verdiğimiz zaman bana “ En az bizim kadar nazınla oynayacak biriyle evleniyorsun” dedin. Her zamanki gibi yine geleceği gördün. Aynen dediğin gibi oldu, eşim hala nazımla oynuyor:) Ama düşünüyorum da ne zaman senin dizinin dibinden kalkıp başka bir eve evlenip gidecek kadar büyüdüm bilmiyorum. Birbirimizi çok özledik, çok zor alıştık anne kız ayrı evlerde olmaya. Ama işte insan mutlu olunca alışıyor yeni düzenlere. Hayatın döngüsü bu değil mi? Büyüyen evden uçup gitmiyor mu? 

Derken hayatımıza minik bir kız girdi… Ben de “Anne” oldum. “Kuzumun kuzusu” diye sevdin kızımı. 40 günlükken gece hasta olduğu için uyuyamadığında oturur pozisyonda 6 saat koynunda yatırdın. Sadece kızımla değil benimle de ilgilenmeye devam ettin. “Anne koş çok daraldım”, “Anne gel kızın ateşi çok yüksek”, “Anne gelir misin biz karı koca yemeğe gidelim”, “ Anne gel bu neden uyumuyor”, “ Anne gel belim tutuldu kıza bakar mısın?” sözlerini çok duydun. Hepsinde de koşup geldin, benimle ve kızımla ilgilendin. Esasında bunların hepsini benim huzurum ve mutluluğum için yapıyordun. Annelik çocuklar yuvadan uçsa da bitmiyor değil mi annem? 

İşte ben kızımı ilk kucağıma aldığımda anladım senin neden hala bize aşkla baktığını, o ağladığında ben de ağlamaya başladığımda anladım neden dertlerimde sana geldiğimde uykularının kaçtığını, kızım yesin diye tabaklara gülen surat omletleri yapmayı öğrendiğimde anladım senin gibi yaratıcı bir anne olduğumu. Kızım her düştüğünde onu göğsüme yatırıp hemen sakinleştiğini görünce anladım senin neden beni göğsüne yatırdığını ve onunla oyunlar kurup  beni oyunlarına dahil etmesine izin verdiğim zaman anladım çocukluğumdaki senle beni yaşadığımı. Biliyorum kızım da büyüyüp anne olduğu zaman benim gibi yani senin gibi bir anne olacak… O zaman inşallah o da benim senin anneliğinle gurur duymam gibi benim anneliğimle gurur duyar… Yine dünyaya gelecek olsam seni anne olarak seçerdim.. Anneler Günün Kutlu Olsun… Seni Seviyorum…


Kızı’n… 

1 yorum:

  1. çok dokunaklı ve çok güzel, takibinizdeyim, bana da beklerim
    http://meleginhediyeleri.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil